Ergenlik! Çocuğuma Neler Oluyor?

Ergenlik, çocukluktan yetişkinliğe geçiş evresi olarak görülür. Bu dönemde genç, fiziksel, duygusal, cinsel ve sosyal değişimler geçirirken, kendi kimliğini oluşturmaya çalışır.

Ergenlik, çocukluktan yetişkinliğe geçiş evresi olarak görülür. Bu dönemde genç, fiziksel, duygusal, cinsel ve sosyal değişimler geçirirken, kendi kimliğini oluşturmaya çalışır. Bu kadar çok değişimin bir arada gerçekleşmesi hem kişinin kendisi için hem de ailesi için zordur. Anne-babanın alışık olduğu o çocuk gitmiş, yerine kendisiyle ilgili düşünen, hayatını ve ailesini sorgulayan, sıklıkla duygu geçişleri yaşayan bir genç gelmiştir.

“Sevecen, yumuşak davransak reddediyor, bazı davranışlarını kontrol etmeye çalışıyoruz öfke patlamaları yaşıyor, bazen de çekiliyor odasına saatler boyu çıkmıyor oradan, biz de bırakıyoruz artık ona ihtiyacı var herhalde diye düşünerek, nasıl davranmamız gerektiğini bilemez olduk.”

Gençlerle çalışırken, ailelerden sıkça duyarız benzeri cümleleri. Bu dönemde gençlerin en büyük ihtiyacının yalnız kalmak olduğu düşünülür bazen; fakat, aslında destekleneceklerini bildikleri, zor durumlarda koşulsuz sevgi görebileceklerini bildikleri sıcak aile ortamına, dışarıyı keşfetmek ve deneyimlemek için aileyle kuracakları güvenli bağa her yaşta çok ihtiyaçları vardır. Genellikle yalnız kalmaktan ve vaktinin büyük bir bölümünü arkadaşlarıyla geçirmekten mutluymuş gibi görünürler. Gencin arkadaşlarıyla geçirdiği vakit artınca, anne- baba çocuğun, arkadaşlarından kötü etkilenmesinden korkar. Fakat, aslında gençleri arkadaşları ayartmaz, gençler kendi eğilimlerine, kendi ilişki kurma biçimlerine uyan kişilerle arkadaşlık kurarlar. Anne-baba, çocuklarının yanlış kişilerle arkadaşlık kurduğunu düşünüyorsa, neden böyle arkadaşlar seçtiğini anlamak için biraz da odağı kendilerine çevirmeleri gerekmektedir, yani kendisini kötü etkileyen arkadaşları varsa, bu gencin erken dönemde ebeveynleriyle kurduğu ilişkilerle ilgili bir şeyler gösteriyor olabilir. Bu durumda genci suçlamak ve arkadaşlarını kötülemek yapılabilecek en büyük hatadır, çünkü bu, genci anne-babadan uzaklaştırırken “yanlış” arkadaş grubuna daha çok bağlanmaya sebep olur.

Anne-babanın, kendi çocuklarının, artık çocuk olmadığıyla, bağımsızlaşmaya başladığıyla yüzleşmesinin zamanı gelmiştir. Çocukları üzerinde kurdukları otoriteyi bırakıp, çocuklarının kendi hayallerini geliştirmesine ve bunların sorumluluğunu almasına destek olmaları gerekmektedir. Burada iyi bir dinleyici olmak büyük önem taşır. Tepki gösterme konusunda aceleci olmadan dinlemek, dinlerken başka bir işle uğraşmamak, göz teması kurmak gence hem ona ve fikirlerine saygı duyduğunuzu gösterir hem de aranızdaki ilişkinin kuvvetlenmesini sağlar. Ve onu yaşadıklarını ve düşündüklerini paylaşmaya teşvik eder. Daha sonra konuşma sırası size geçtiğinde suçlayıcı ve eleştirel olmadan duygu ve düşüncelerinizi en sade haliyle ifade etmeniz önemlidir. Burada “ben” dili kullanmak faydalı olacaktır. Ben diliyle konuşmak, gencin davranışı ya da düşüncesinin size nasıl hissettirdiğinin anlaşılmasını sağlarken bunun kesin bir ifade olmadığının, herkesin aynı durumda bu şekilde hissetmeyeceğinin mesajını vermek, gencin kendi davranışını düşünmesini ve sorgulamasını sağlar. Mesela normalde, okuldan çıkıp direkt eve gelen çocuğunuz, o gün size haber vermeden eve geç geldi ve meraklandınız. Eve geldiğinde gence suçlayıcı bir ifadeyle ve sesinizi yükselterek yaklaşırsanız sizi dinlemeyecektir. Bunun yerine “Haber vermeden gecikmen beni çok endişelendirdi, seni gerçekten çok merak ettim.” gibi bir cümle sizi anlamasını ve davranışını sorgulamasını sağlayacaktır.

Toparlayacak olursak, ergenlik döneminde kendi benliğini oluşturma yolundaki gence, ailenin verebileceği en önemli şey sevgi ve destektir. Bu dönem, çocuğunuz için ne kadar zor geçerse geçsin aranızdaki iletişimin sağlıklı bir şekilde devamlılığı sağlanıyorsa zorluklar birlikte atlatılır ve genç sağlıklı bir şekilde yetişkinliğe adım atar.